17 Nisan 2010 Cumartesi

MARS'TA SU BULDUM

Koskoca NASA bile bulamadı sen nasıl buldun diye sorarsanız size cevabım şu olur. Yüksek yerlerde tanıdıklarım var hem de çok yüksek hehhehhee. Daha önceki bir yazımda uzaylı bir aileyle nasıl tanıştığımdan bahsetmiştim. Bilen bilir, bilmeyene de link vermiyorum arasın bulsun, öyle hazıra konmak yok.
Sevgili uzaylı arkadaşım Xodhyu... neyse asıl ismini bir türlü anlayamadığım için ben ona kısaca X diyorum. Hayırlı bir çocuktur. Her bayram hanımı çocukları alır elimi öpmeye gelir ben de onlara mendil içinde lokum ikram ederim. Oralarda çok meşhurmuş bizim lokumlar. Tabi bunlar eciş bücüş ve yeşil olduklarından çarşıya inip alamıyorlar. Ben de her bayram bir kutu paketleyip akrabalarına da versinler diye hediye ediyorum.
Geçen bayram geldiklerinde, 86732. deneyim için hazırladığım düşük yer çekimi kontrollü uzaktan kumandalı test aracımı henüz tamamlamıştım. Evlerine giderken bir zahmet Mars'a da uğrayıp makinemi sakin bir köşeye bırakmalarını rica ettim. Önümüzdeki bayram da gelirken yine uğrayıp geri getirecekler.
Tabi o arada ben de boş durmuyorum. Aracı laboratuarımdan kontrol edebildiğim için her gün bulduğum yeni elementlere isim veriyor, örnekleri depolatıyorum. Dün yine aracı gezintiye çıkardım. Daha önce gitmediğim bir yöne doğru bastım gaza. Çok pis gaza gelmişim ama sanırsınız rallideyim. Yer çekimi de düşük olduğu için dünyada en fazla 50km hız yapabilecek olan makine orada bastınmı 300 le gidiyor. Taştı topraktı tozu dumana katarak ilelerken bir anda ufuk çizgisi yukarı kaymaya başladı. Araç düşüyor ama bildiğin uçurumdan aşağı. Bir yarım saat kadar düştü. İlk on dakikasında midem bulandığı için sonraki yirmi dakikayı seyredemedim. Televizyonda vahşi kaplanlar su aygırlarına karşı isimli belgeseli açtım seyrettim. Löş diye bir ses gelince fırladım tabi yerimden.
Laboratuarda çalışırken üzerine kahve falan dökerim diye suya dayanıklı yapmıştım aracı. İyi ki de yapmışım. Dibe inince tekrar hareket etmeye başladı. Bir deniz var bir deniz ki sormayın cennet mübarek. Meğer Mars'ta hayat suyun dibindeymiş. Mağazalar, dükkanlar, cafeler barlar ne ararsan var. Hazır inmişken barlar sokağını sordum sokakta yürüyen bir gence. Sağolsun sokağın başına kadar eşlik etti araca. Bir kaç bara girip ortamları denetledim. Sonra alışveriş merkezine gidip biraz üst baş aldım. Artık önümüzdeki bayram giyerim.

2 yorum:

Jose Ramon Santana Vazquez dedi ki...

...traigo
sangre
de
la
tarde
herida
en
la
mano
y
una
vela
de
mi
corazón
para
invitarte
y
darte
este
alma
que
viene
para
compartir
contigo
tu
bello
blog
con
un
ramillete
de
oro
y
claveles
dentro...


desde mis
HORAS ROTAS
Y AULA DE PAZ


TE SIGO TU BLOG




CON saludos de la luna al
reflejarse en el mar de la
poesía...


AFECTUOSAMENTE


ESPERO SEAN DE VUESTRO AGRADO EL POST POETIZADO DE EL NAZARENO- LOVE STORY,- Y- CABALLO, .

José
ramón...

Pelin P.A. dedi ki...

Jose Ramon Santana Vazquez;Gracias por tus hermosas palabras.