18 Eylül 2009 Cuma

BUNALIMA GİRDİM-BUNALIMDAN ÇIKTIM


Sevgili takipçilerim. Yakın bir zamanda çok sıkıcı anlar yaşadım. Tam 5400'üncü deneyimi yapmanın verdiği mutlulukla pasta kesip mum üfleyecekken en sevdiğim beher kabımda bir çatlak olduğunu gördüm. Daha önce anlamalıydım çünkü 5396,5397 ve 5398. deneylerimde de bu kabı kullanmış ve sıvı akıttığını fark etmiştim ama bunu beherime yakıştıramamış ve görmemezlikten gelmiştim. Kim bilir neden çatladı benim kıymetli beherim. Tam 100 ml'lik bir beherdi ve her 10ml si işaretliydi. Küçücük kırmızı rakamlar pırıl pırıl parlıyor, damlalığı göz kamaştırıyordu.
Hatta "Kurnaz" gazetesinin "Eblek" ekinde, iyilerin dostu, kötülerin düşmanı, mazlumların ahı, şahbazların şahı köşe yazarı "Sosyopat Abla" köşesine dahi mektup yazarak derdimi anlatıp bir derman bulması için yalvardım. Tabi ki cevap beni tatmin etmedi. Şöyle ki Sosyopat Abla'nın önerdiği "Kendini odana kapamalı, Coşkun Sabah'tan "ya lelli ya lelli gözler sürmeli" isimli parçayı gün batımından şafağa kadar dinlemeli ve kendi çevrende dönmelisin." cevabı doğal olarak bilim insanı kişiliğimle örtüşmedi.
En sonunda soluğu Eminönü toptancılar yokuşundaki laboratuvar malzemeleri dükkanında aldım. Bir önceki gidişimde kavga edip kovulmuş olduğum bu mekana geldiğimde kapıya asılmış ve üzerinde çarpı olan fotoğrafımı görünce pek de şaşırmadım ama sinirlendim çok. Bir hışımla içeri girip vitrindeki beher kabına hamle edip kaptım. Beni gören dükkan sahibi yerinden fırladığı anda elimde tuttuğum eski beheri kafasına fırlatmak suretiyle kazandığım 2.88 saniye içerisinde de kapıdan çıkarak yokuş aşağı koştum. Bunalım falan kalmadı o anda, şahane bir insan oldum.

Hiç yorum yok: