5 Eylül 2011 Pazartesi

PERVANELİ MUZLAR

Bilimi seviyorum, biliyorum o da beni seviyor. Hayatın çetin ceviz yolları argon gazı misali etrafımı sararken solucan deliğinin sonunda gördüğüm ve sıkı sıkıya sarıldığım gama ışınım o benim. Ahhhh.. yer ve göğün birleşim noktası gibi görünen ama yalnızca görsel bir yanılgıdan ibaret olan ufuk çizgisi; ben ne kadar hızlı koşarsam koşayım sen hep aynı yerde durmaya devam ediyorsun. Bir gün suyun kaldırma kuvvetine eş değer itiş gücüne sahip bir ayakkabı icat edersem eğer, bilin ki koşmaya devam etmeyeceğim çünkü 40075.16 km'lik çapı olan gezegenimin çevresinde sonsuz bir tur atmak pek de akıl karı değil.
Hayat tesadüflerden mi ibarettir sorusunu sorgulamaya başladığım bu güzel gün, tarih kitaplarına altın harflerle işte böyle yazılacak. 45,953 üncü deneyim olan alternatif akaryakıt projesinin son aşamasında başıma gelen muhteşem kaza sonucunda mantık düzeyimdeki sapmalar en üst seviyeye varmış durumda. Çoğunluğu kafamda olmak üzere vücudumun dört bir yanına yapışmış olan algılayıcılar böyle diyor en azından.Muhteşem buluşumu gerçekleştirmeye bu kadar az bir zaman kalmışken olasılık hesaplarımı alt üst eden bu kazayı tekrarlamamak için bir kenara not ediyorum bu verileri. 
Benzin gibi akışkan olan ama oda sıcaklığında LPG gibi yanıcı bir gaza dönüşebilen ayrıca mevcut içten yanmalı motorlarda da kullanılabilecek, yeni bir bileşenin üzerinde çalışıyorum. Madde öyle uçucu ve hassas ki yüksek basınçlı bir odada özel kıyafetlerle çalışmak gerekiyor. Ben de camcı Murtaza abiye 25 litrelik şahane bir akvaryum yaptırıp dışarıdan eldiven ile müdehale edebileceğim delikler açtırdım. İçindeki havayı boşaltıp çalışmaya başladıktan sonra sıvının açıklanamaz bir şekilde azaldığını fark etmem malesef çok geç oldu. Adi herif silikonu az kullanmış. Sızıntının başladığı köşeyi bulup tamir ettim fakat bileşenlerin çoğu alkol türevi olduğu için odaya yayılan gazdan etkilenmem fazla uzun sürmedi. Şu anda etrafta uçuşan kanatlı at ve pervaneli muzlar, kütük gibi sarhoş olmamdan kaynaklıdır herhalde diye düşünüyorum. Bir başka heyecen dolu macerada görüşmek üzere hepinizi öpüyorum.

2 yorum:

Özgür dedi ki...

Sevgili Pelin, blogunu yaklaşık 1.5ay ortalamayla "aa bir bilim supersonik kadını vardı; labında kek yapan, mahalle esnafının gözbebeği, tüm bilim insanlarına ilham olası.. bakalım bir şey yazmış mı" şeklinde aklıma geldikçe favorilerim arasında arayıp tıklamak vasıtasıyla takip ediyorum. her zaman ki gibi eğlendim okurken, canım o gaz karışımından da çekmedi değil...
bugün aklıma gelişin, daha bugün açtığım külotlu çorap sezonunda ilk golü yememle vuku buldu. ojenin içinde ne varsa çoraplarda da olsun istiyorum, öyle çok abartmadan (ki oramıza buramıza yapışmasın, istediğimiz zaman asetonsuz da çıkartabilelim, anladın bence sen..) öyle işte dünya barışı, kadın ruh sağlığı, hayat bayram olsun filan. bugüne kadar şu dediğim olay yapılmadıysa bence sebebi bilimdeki erkek tekeli. en feminist benliğimle inanıyorum ki sen bence benim nazarımda "güzel her mevsim güzeldir, kışın da elbise etek giyilir" inancına sahip tüm kadınlara mutluluk sebebi olacaksın! bekliyorum, sevgiler.

Pelin P.A. dedi ki...

Teşekkürler Özgür, konuya en kısa zamanda deyineceğim :))